“Ve o çok beklenen an geldi saygıdeğer konuklar! Evet, son eseri Ters Optik Yansıması – Tanrısız Meyve ile kognitif psikolojiye yeni bir bakış açısı kazandıran nörolog, dilbilimci ve Zihin İzi Derneği’nin kurucusu Halil Ethem Hasırcıbaşı’nı kürsüye davet ediyorum, kendisine kocaman bir alkış alalım. Buyrun Ethem Bey!”
Sunucunun ve salonun coşkusu karşısında Ethem Bey, ağır ağır yerinden kalkarak kendisini izleyenlere bir süre hüzünle baktı. Onu keskin bir beyazlığın içine hapseden ışığın kaynağına bir şeyler mırıldanırken, eliyle sağ ceketinin cebini tutarak küçük adımlarla sahneye ilerledi. O kadar yavaştı ki, sunucu az önceki volkanik heyecanını kaybetmişti bile.
Evrenin En Verimli Kafa Yorma Ödülü’nü kendisine uzatan genç kızın yüzüne bile bakmadan direkt kürsüye çıkıp mikrofonun başına geçti.
“Ahiret beyazı ışığınızı benim gibi bir ayağı toprakta olan bir adamın yüzüne uzun uzun tutarak vermek istediğiniz mesajı biliyorum! Size katılmamak elde değil.”  dedi.
Salonda ben dâhil, herkesin boğaz yırtan kahkahalarına tiksinerek bakıyordu.
“Gülersiniz tabii” dedi, aynı çirkin kahkahalarına devam eden seyircilere.
“97 yaşındayım ve sizin yüzünden, huzur içinde ölümü bile bekleyemiyorum. Bundan önce neydi o verdiğiniz…” hafızasına yenik düşmesi onun için sabah sporuydu.
“Bir gün çağırmasanız siz ölmezsiniz. Ama ben huzurla…”
Salon kahkahasına kahkaha katarken, Ethem Bey iki cümle arasında -taksi tutulsa yeridir diyebileceğimiz uzunlukta- esler vererek konuşmaya gayret ediyordu. Fakat salon kopmuştu bir kere! Yerinden düşen beyaz yakalılardan tutun da, beş bin lira borç vermeyen banka müdürü arkadaşıma kadar herkes, şehvetli kahkahalarının esiri olmuştu bir kere.
İlk defa o an göz göze geldik Ethem Bey ile ve ilk defa ikimiz de gülmüyorduk. Gözlerine ağır ağır inen volkanik öfkenin gelişini görüyordum. Şu ana kadar gördüğümüzün tam aksine bir çeviklikle kürsüye vurarak ve ağzından çıkan her harf başına minimum dört damlaya denk gelebilecek tükürükle bağırmaya başladı.
“Bir susun yavşaklar!” Salon buz kesmiş, ikimizin de içine su serpmişti.
“Siz burada her hafta birbirinizin kuyusunu rahat rahat kazın diye götünüzden ödül uyduruyorsunuz. Başkasını bulamıyorsunuz, beni çağırıyorsunuz.”
Benim sağ çaprazımda oturan kel adamın kafası kıpkırmızı olmuştu. İlk  “Öhöm” de ondan geldi; sonra senkronize şekilde salondan… Ama Ethem Bey ipi koparmıştı artık.
“Ne öhösü lan! Yalan mı? Sen Gel-Al Yatırım’ın CEO’su ile yatmıyor musun?” dedi ve parmağı ile sinirli kel adamın yanındaki kısa boylu sevimli adamı gösterek ekledi:
“Evet, evet senin karınla! Sen de safkoloz! Uyanığım sanıyorsun! Gerçi hanginizi sayayım ki! Sen de arka sıradaki Ceyhun Bey’in karısı ile sevişiyorsun, galeri ayağına! Bunları konuşmak lazım, madem bana huzuru çok görüyorsunuz! Huzursuzluk neymiş siz de yaşayın!”

Ceketinin sağ cebinden rulo şeklinde kağıtları açmaya başladı.

“Başlayalım! Evet listenin en tepesinde Meral-Yusuf çifti var! Kocasını kıskanıp, onu yakın arkadaşı ile aldatanlarla; karısını cemiyet kokteyllerinde hatırlayanların amansız dövüşü… Wuhuuu! ”

Sağ yanımda oturan adamın kafasında 37 numara Kemal Tanca patladı birden! Çok kısa sürede bu mütecaviz ayak numarasının sahibinin Meral’in kocası olduğu anlaşılmıştı artık. Ethem Bey listeyi okumaya devam ediyor, eşzamanlı olarak salondakiler karşılıklı olarak ayakkabı atmaya ve küfürleşmeye başlıyordu. Tam bir beyaz yaka ringiydi!
Savaş alanına doğru listeyi okuyup arada azarlamayı da ihmal etmiyordu.
“Bedeni huzurla teslim etmek lazım bir yaştan sonra. Haksız mıyım? İlk zamanlarda çok tatlı gelen davet paralarınıza tamah etmemiş olsaydım ben de şuan huzur içinde olabilirdim! Bu sizin kadar benim de hıyarlığım! Eşekliğim ya da! Ama bir yerden sonra da yeter be kardeşim! Yaşıtlarımın en az on tanesi huzur içinde siktir oldu gitti benim aksime! Yeter ya! Kuklanın da bir canı olsun ya! Neyse devam edelim…” O ”Serkan” diyor, yankı gibi başka bir yerden Serkan’a eklemlenen analı bacılı küfürler yapışıyordu. Öyle etkileyiciydi ki! Kalbi de yorulmaya başlamıştı. Her cümlenin sonunda kalbini tutuyor ve azarlama seansına başlıyordu.
“Haksız yere verilen ödüller, unvanlar tasmadır! Ben bunu bu yaşta anladım! Bakın mesela; kapı ile duvar arasında sıkışan kedi kadar götümüzle baktık birbirimize ve dünyaya! Halbuki bizi duvara sıkıştıran kapı bir fırsattı belki de! Ama o kadar götümüzle bakınca kapıyı bela sandık! Tembelleştik, korkak olduk! Belleğin kırılgan gücüne boyun eğip tembel olduk! Sonra da… Bilinç böyle korkak… Yok ya…” Sendelemeye başlamıştı, Harun-İsmail ilişkisini açıkladığı anda kürsüye zor tutunuyordu! Bir eliyle kalbini, bir eliyle kürsüyü tutmaya çalışıyor, sesi zor çıkıyordu.
“Ulan sahnede… ölmek… Ben… hayır… Berj!” Hırıltılı nefesi hoparlörü patlatıyordu.
“ Romantik pez…” dedi ve yere yığıldı.

Ethem Bey yerde ölü, banka müdürü arkadaşım sunucu ile kavgada, ortalık mahşeri cümbüştü. Kafama gelen nesnelerin haddi hesabı yoktu. Güç bela sıyrılmaya çalışırken beyaz yaka cehenneminden; her darbede flaş patlaması… Her darbe bir hikaye…
Bir noktadan sonra artık mantıksız gelen soruların arasından dışarı zor attım kendimi. Sol kaşımdan akan dik başlılık kanı, alt dudağımdan etrafa yayılan gelecek kaygısı ile birleşerek giderayak burnumdan akan cesaret kaybına karışıp oluk oluk akıyordu.

Yarattığı tahribatı görse ruhu huzur içinde gidecekti Ethem Bey. Kim bilir belki de “Hasırcıbaşı Sendromu” diye tarihe not düşmek bile isteyebilirdi. Telif falan… Artık geçmişini kimse anmayacak; herkes bu günü, bu kaosu anacaktı. 

Ruhu Şad olsundu Ethem Bey’in.

* ÖNEMLİ BİLGİ:
– “Ters Optik Yansıması”nın ne olduğuna genel manada bir bakış atılan bu eserde, “Ters Optik Yansıması”nın ne olduğuna genel manada bir bakış atılmıştır.
– Hukuki sevimsizlikler oluşmaması adına ödül tarihleri ve takdim edenler paylaşılmamıştır.
– Bu öyküyü ricaen klasik caz ve o tarzda müzikler dinlerken ve ayakta su içerken okumayınız!
Oluşan hasardan yazar sorumlu değildir.
– Özellikle istenirse Menahan Street Band – Lights Out ardından Boztown – Instant Playa ile harmanlanarak dinlenebilir.
-“Ne bu yabancı hayranlığı kardeşim?” tartışmalarının önüne geçebilmek adına, Türkçe klasmanda Rana Alagöz-Dibi Dibi Da şarkısı da önerilir.
– Ters Optik Yansıması – Hissiyat Platformu eserinin kısa bir parçasıdır.

                                                                 Her Hakkı saklıdır.


Kaynakça

Sönmez, A. (2022). Bir Düşünce Terazisi Ağırlığında Halil Ethem Hasırcıbaşı Documantary. İstanbul.


Halil Ethem Hasırcıbaşı Başarı Ve Ödülleri
 
– Evrenin En Verimli Kafa Yorma Ödülü (Hal ve Gidiş Turizm eseri ile)
*Sonsuz sayıda “Eğer” ve “Acaba” sorusuna yanıt arama cesaretini gösteren yılın insanı

– Sonsuz Döngüde Düşünmenin Altın Sarmalı (Dönüm Dönüm romanı ile)
*En çok kendi düşüncelerinde kaybolan ve tekrar başa dönen düşünürler için

– Mantık Kalesinin İdeal Ziyaretçisi Madalyası (Micaz-ı Beşer eseri ile)
* Gerçekliği kendi mantık kalıbında yeniden inşa etmeye çalışanlara özel

-Hiçbir şeyi Kesin Bilmediğini Kabul Edenlerin Onur Plaketi (Düş ve Duruş şiiri ile)
*Şüpheciliği yaşam biçimi haline getirene verilen ödül

– Zihinsel Labirentlerde Kaybolma Başarı Belgesi (Fıtrat Defteri Dizi senaryosu ile)
*Sonsuz bağlantılar kurarak hiçbir yere varmama yeteneğini ödüllendirmek için

– Muhtemelen Var Olmayan Ödül (İçim Ürperiyor/Ya Ben De Yoksam? romanı ile)
* Ödülün kendisinin varlığını sorgulatacak kadar derin düşünen yılın yazarı

– Düşüncede Zaman Yolculuğu Onur Kupası (İlk bilim kurgusu olan Yansımalar romanı ile)
  * Hem geçmiş hem gelecek üzerine aynı anda kafa yorup, şimdiyi tamamen gözden kaçıranlar için

-Kendi Beyniyle Münazara Yapma Şampiyonluğu (Halden Anlayanlar İnsiyatifi Derneği Onur Ödülü)
* Kendi iç monoloğunda kendisiyle tartışıp sürekli kaybedenlere özel ödül

Kategori: