Günlerdir kafamın içinde bir soruyla geziyorum. Hem yeni bir yıla hem de kırkıma hızla yaklaşıyorken, sanki dünyada geçirdiğim her yıla bir tilki düşüyor gibi, kuyrukları birbirine değmeden zihnimde fink atan başka soruları arkasından getiriyor bu soru: Happy olur mu new year be? 

Bir soruya bu kadar takılınca, net cevabı bulamasam da ki bunun net bir cevabı olamaz, karşılaştığım her duruma, duyduğum her cümleye, gördüğüm her şeye başka bir açıyla bakmaya başladım. Yatırdım kendimi buz gibi çelik bir otopsi masasına, ‘’Yeni yılı merak edene kadar, eskisinde happy’lik bir şey var mıydı bir bak bakalım.’’ dedim. Neşteri nazikçe ama olabildiğince derine vurdum, biraz ağladım biraz da güldüm. Raporum şöyle:

Öncelikle genel sağlığım yerindeyse ama olmadığı zamanlarda da koyvermiyorsam kendimi, o an bana bakacak kimsem yok diye ağlayarak cezvede çorba pişiriyorsam, portakal suyu sıkıyorsam, sonra onları içerken gurur duyuyorsam kendimle, siliyorsam elimin tersiyle göz yaşlarımı, ‘’Aferin be, bunun da üstesinden geldin.’’ diyorsam, öğrenmişsem kendi kendime bakmayı, happy olur new year…

Bir yeğenim varsa artık, hayatta en sevdiğim insan olmuşsa, her geçen gün onun gelişiminden ve kurduğu iletişimden her şeyden daha çok keyif alıyorsam, ona baktıkça tanımlanamaz bir sevgi titreşimi sarsıyorsa göğüs kafesimi, git gide büyüyebiliyorsam onunla happy olur new year…

Ailem zamanla başka bir değer kazanıyorsa, anne yemeklerini ve babamla aynı çatı altında olmanın güvenini özlüyorsam, artık anlıyorsam bazı şeyleri, geçmişi geçmişe iade edebiliyorsam ve varlıklarına şükrediyorsam her fırsatta, evimi engelli bir kedi çocukla paylaşıyorsam, bana bazı durumlarda ‘’engelin asla engel olmadığını’’ gösteriyorsa, o hiç görmeyen gözleriyle sevilmeyi ve güvenmeyi öğrendiyse günbegün ve ailedense artık happy olur new year…

Kendimi sansürleme ihtiyacı hissetmeden konuşabildiğim dostlarım varsa, bilmeme hakkımızı özgürce kullanabildiğimiz ortamlar yaratıyorsak birbirimize, tüm özgür irademizle ‘’Sen her ne yaparsan yap ben senin tarafındayım.’’ diyebiliyorsak, en ben hâlimle var olabiliyorsam yanlarında, kırığımızı döküğümüzü birlikte topluyorsak, anlaşılıyorsak ve anlaşılacağımızı karşılıklı zaten biliyorsak happy olur new year…

Para pul, ekonomi işlerini daha erken öğrenmediğim için kendimi affettiysem, ‘’Azıcık aşım, kaygısız başım.’’ deyip beni âdeta kusan sektörden kaçtığım için aklımda soru işaretleri kalmadıysa, doğama aykırı bir yerde asla durmuyorsam, elimde olmayan şeylere sızlanmayı artık kendimden sıkıldığım için bırakmışsam, hâlâ hayallerim, hedeflerim, heyecanlarım, üretmek ve paylaşmak istediklerim varsa, dünyanın nasıl bir yer olduğunu ve iniş çıkışlarını kabullenmişsem ama elimden geldiğince de direniyorsam bir şeylerin değişmesi için, değişime, sadece değişime ve değişeceğine inanıyorsam memleketin, bir yandan alışkınsam da hayal kırıklıklarına happy olur new year…

Günlerce yağmurda yürümeye niyet edip tembellik ettiysem ve sonunda hayat güçlü sebeplerle attıysa beni sokaklara, elimde şemsiye geçtiysem doğup büyüdüğüm evin önünden, bir selam çaktıysam bahçedeki ceviz ağacına, o bahçede büyüdüğüm arkadaşımın birkaç saat önce doğmuş bebeğini de gördüysem şu ahir ömrümde, henüz gözlerini açamamış bir umudun filizlenmesine şahit olduysam ve ardından yirmi yıldır görmediğim bir arkadaşımı gördüysem, hiç hatırlamadığım ama onda kayıtlı, kitaplarla ilgili yaptığımız bir sohbetten bahsettiyse, sanki kıtalar arası onca yolu sırf bu yüzden gelmiş gibi tam da duymaya çok ihtiyacım olan şeyler söylediyse, bir kadın olarak dünyanın neresinde olursak olalım kendimi yalnız hissetmememe sebep olduysa, kendimle ilgili daha sık hatırlamak istediğim şeyleri güncellediyse ve o sırada hava karardıysa ve yağmur şiddetlendiyse, parkın içine kurulmuş ışıktan ağaca durup bakıyorsam uzun uzun, içimden bir şeyler kopup gidiyorsa, bir hafiflik ve özgürlük hissiyle doluyorsam, uzun zamandır benim için çok kıymetli ve esrarengiz olan hikâyemle vedalaşıyorsam, ben evden çıktığım kişi olarak dönmüyorsam artık geriye happy olur new year… 

Aşka hâlâ inanıyorsam, bazen bu inancım yüzünden ‘’Saf mıyım lan ben?’’ diye kendimi sorgulama gereği duysam da ‘’biz’’ olunabileceğine tutkuyla bağlıysam, bir kardiyologla karşılaşıp ‘’Hocam kırık kalp için ne önerirsiniz? Sarmak mı lazım, açık mı daha çabuk iyileşir? Bepanthen süreyim mi sabah akşam?’’ diye sormanın, şakayla karışık kalan ufak tefek hasarları da gidermenin hayalini kuruyorsam, öz-hakiki narsistler dışında herkesin isterse değişebileceği düşüncesine canıgönülden katılıyorsam ve hissettiğim hangi duygu olursa olsun bana kendimi canlı hissettirdiği için minnettarsam happy olur new year…

Ve hâlâ şaşırıyorsam, üzülüyorsam, öfkeleniyorsam, isyan ediyorsam dünyanın karanlık yüzüne, alışmadıysam, alışamadıysam ve de belli ki alışamayacaksam, daha söyleyecek çok sözüm varsa ama artık nokta koymam gereken yeri biliyorsam happy olur new year…

Happy olsun be!

Kategori: