bir arkadaşım paylaşmış zeki müren’in bir videosunu, 80’ler sanırım. 
“gülünüz, siz de gülünüz, hepimiz gülelim efendim” diyor 72 ekran gözlükleriyle.
bir de gülmek Ernesto Che Guevara’nın “gülmek devrimci bir eylemdir” cümlesi geliyor aklıma. 

bu kainatta 41 yılımı geçirdim. insanın neleri başarabildiğini kendime anlatırken hayretler ediyorum. kendi yaptıklarımı kendime anlatırken başım dönüyor. nasıl oldu lan bunlar diyorum. gurur duyuyorum kendimle.

geçtiğimiz gün bir arkadaşımla buluştuğumuzda anlattıklarımı paylaşmak isterim. zira ben bu düşüncelerimi paylaşırken çok şaşırdım. 

dedim ki: inanır mısın bilmiyorum ama mutluluk bir seçim. oturduğumuz restoranda yüksek sesle damar diye tabir ettiğimiz şarkılar çalıyordu. orhan gencebay’la başladık, sezen aksu’yla devam ettik arada ferdi çaldı… işin garibi tüm şarkıları ezbere biliyordum. son 2 yıldır playlistimi değiştirdim. beni hüzne götürecek, geçmişe döndürecek tüm şarkıları çıkardım playlist’ten. daha yeni, daha neşeli şarkılar var artık. 

şundan eminiz artık. bu ülke acıyla başa çıkamayınca ondan zevk almaya bakanların çoğunlukta yaşadığı bir ülke. yazdığımız şiirler, şarkılar; çektiğimiz filmler… hepsi acının binbir tonuyla ilgili. ne kadar uzmanlaşmışız acı üzerine. 

halbuki neşe öyle mi? eğlenmek için mazeret olarak gördüğümüz yılbaşı ağaçlarını parçalıyor bir grup alkollü insan. ve bunu din, şeriat adına yapıyorlar. ve alkollüler.ve din adına. alkollü.

tüm playlistimi değiştirdim. lisedeki devrimciliğimin yerini başka bir form aldı. artık gülüyorum. eğleniyorum. güldürüyorum. gülüp geçiyorum. ilk defa bir komedi oyunu yönettim bu sene. ocak ayında yazacağım ilk oyunumda da güldürmek istiyorum artık. ilk defa komedi yazmayı deneyeceğim.  

olur da hüzünlenmem gerekirse illa, onu da göbek atarak yapmak istiyorum. gündoğarken’ın sarmaş dolaş’ını dinlemenizi tavsiye ediyorum. onu dinleyerek yazıyorum bu yazıyı. 

geçen sene fitness salonundan çıkmadım. göbeği erittim. kasları güçlendirdim. bu sene üyelik bitiyor. aksine göt göbek salacağım. yiyip içiceğim. yıllardır ertelediğim şu gitar eğitimine başlıcam. belki beste falan da yaparım bilemiyorum. 

günlerdir hastalıktan uyuyamayan babamı dün tedavi ettik. her acile gittiğimizde tahlilleri, tetkikleri falan hep temiz çıkmıştı. en sonunda bir psikiyatriste gittik. çıktık rahatladı. geçti acıları. bebek gibi uyudu dün akşam. orda konuştuklarımız babamın özeli ancak kendi payıma düşenleri söylemeliyim… başkası üzerinden kurduğumuz bütün dünyalar çökmeye mahkum. bize açar vermiyorlar. başkasız da bir dünya düşünülemez elbette. olsa olsa başkasıyla güzel dünyalar kurabiliriz. neşeyle. kaygı ve korkuyla değil.  

neşeli bir yıl dilerim efendim. gülmeye devam edelim. 

Kategori: